Hürrem ve Kanuninin Dillere Destan Aşkı
Şüphesiz ki Osmanlı tarihinin en meşhur kadınlarından olan Hürrem sultan günümüzde de merak uyandırmaya ve takıları alınarak dahi taklit edilmeye devam edilmektedir. Romanlara, tiyatrolara, dizilere ve hatta filmlere konu olan bu sultan kimdir, Kanuni ile aşkları ne safhadadır ve ne zaman başlamıştır.
Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi Hürrem sultan sanıldığı kadar güzel olmamasına rağmen kanuninin gözdesi ve Osmanlı sarayının en güçlü ve etkili kadınlarından biri olmayı nasıl başarmıştır.
Hürrem sultan zamanında Lehistan Krallığı içerisinde yer alan Ukranyada 1504 yılında fakir bir ailenin kızı olarak doğmuştur. 15 yaşına kadar ukranyada hayatını devam ettiren Hürrem sultan,15 yaşına geldiğinde hayatını değişmesine yol açacak olumsuz bir olayla karşı karşıya kaldı. Hürrem Sultan 1520 li yıllarda Tatar akıncıları tarafından alıkonularak kırım hanının himayesine girdi.Çok uzun bir süre bu himayede kalmayarak ilerleyen yıllarda ise Topkapı sarayına sunulmuştur. Topkapı sarayına sunulan Hürrem sultanın gerçek adı ukranya kaynaklarına göre “Anastasia” dır. Polonya kaynaklarında ise “Aleksandra la Rosse” veya “Roxelona ” , Avrupada ise “La Rossa” olarak anılmaktadır. Topkapı sarayın da güzel bir eğitimden geçirilerek tam bir hanımefendi haline getirilen Hürrem sultan, sivri zekası sayesinde haremde popüler bir hal aldı. Yıllar geçtikçe büyüyen ve harem terbiyesiyle yetişen Hürrem Sultanın Kanuni ile nasıl tanıştığı bilinmez lakin haremde tanıştıkları tahmin edilmektedir.
Peki Kanuni ile Hürremin aşkı nasıl başladı
Günümüze ulaşan çizimlere baktığımızda Hürrem sultanın aşırı derecede güzel bir bayan olmadığı sıradan bir güzelliğe sahip olduğu düşünülmektedir. Hürrem sultanı popüler kılan güler güzü, neşeli halleri ve de sivri zekası olduğundan kaynaklanmaktadır. Bu konu hakkında net bir kaynak bulunmasa da ilk başlarda kanuni, Hürrem ile evlenmeye sıcak bakmayan bir tutum içerisinde idi. Lakin tarihte benzerine rastlanmayacak şekilde Hürrem sultanla nikahlanmıştır.
Gel zaman git zaman Hürrem ve kanuninin nikahı vesilesiyle aralarında büyük bir sevgi oluşmaya başladı. Hürrem sultanın kanuniye bir erkek evlat vermesiyle Hürrem sultan baştacı olmuş ve haseke yani has gelin ünvanını almıştır. Sarayda ki konumu ve kanuninin gözündeki değeri bir hayli artmış ve kanuninin gönlündeki tahtı elinde tutmayı başarmıştır.
Bunun üzerine kanuni hiçbir kadına dönüp bakmamıştır. Kanuni sefere çıktığı zaman ise bir istihbarat subayı gibi başkentte olup bitenleri kanuniye bir bir aktarmıştır. Kanuninin uzun yıllar seferde kaldı için hürremde ki özlem bir hayli atar ve Hürrem aşkını şiirlere dökermiş. Kanuni ise hürremin yazdığı bu özlem dolu şiirlere her seferinde beyitlerle karşılık verirmiş. Kanuni bir beyitinde ise Hürreme hitaben ;
N’ola baksam şem-i hüsnüne gönül pervâneveş
Dostum sen şem olıcak âşıkım pervânedir.
Gülşen-i hüsnünde dil mürgün yine saydetmeye
Zülfünün ağında Muhibbî hâli ânın divânedir.
Kanuni hürreme karşı olan sevgisiyle bilinen, haremden çıkmayan bir padişah olarak aksettirilmeye çalışılsa da bunların hepsi gerçek dışı asılsız bir durumdur. Tam tersine ömrünün büyük bir bölümünü cenk meydanlarında geçiren kanuniyi yaptığı seferlerle anmamız daha doğru olacaktır. Hürrem sultanın yazmış olduğu bu mektupta bu olaya şöyle sitem etmektedir;
Hurrem Sultan’ın Sultan Kanunî’ye yazdığı mektup (Sadeleştirilmiş)
Yüzümü yere koyup, mutluluk sığınağı ayağınızın topraklarını öptükten sonra, benim devletimin güneşi ve saadetimin sermayesi sultanım! Eğer bu ayrılık ateşine yanmış, ciğeri kebap, sinesi harap, gözleri yaş dolu, gecesi gündüzü belirsiz olan, hasret deryasına gark biçâre, aşkınız ile müptelâ, Ferhat ile Mecnun’dan beter şeydâ kölenizi sorarsanız; ne zamandır ki sultanımdan ayrıyım. Bülbül gibi âh u feryâdım dinlemeyip, ayrılığınızdan dolayı öyle bir hâlim var ki, Allah kâfir olan kullarına dahi vermesin.
Benim devletim, benim sultanım! Bilhassa bir buçuk ay olduğu halde sizden bir haber gelmemesi yüzünden Allah biliyor ki hiçbir şekilde rahatlık yüzü görmeyip, gece gündüz ağlayıp, kendi hayatımdan el çekip, cihan gözüme dar oldu. Ne yapacağımı bilmeden ağlayıp, gözyaşları içinde gözüm kapıları gözlerken, ol ferdü rabbülâlemîn, âleme rahmet eden Sübhan-ı Yezdan, cümle âleme inâyet nazarın edip, fetih haberi ve müjdeli haberlerini yetiştirdi. Ve bu haberi işitince Allah biliyor ki, benim padişahım, benim sultanım, ölmüş idim taze can buldum.
Benim Sultanım! Şehir hakkında soracak olursanız; şimdilik henüz hastalık devam etmektedir. Ancak önceki gibi değildir. İnşallah Sultanım gelince, Allah’ın inâyetiyle de geçer gider. Azizlerimiz, hazan yaprağı dökülünce geçer derler.
Benim Sultanım! Sık sık mübarek mektubunuzu gönderirsiniz diye tazarru ve iltimas ederim. Zirâ ki billah yalan değil, bir iki hafta geçip de ulak gelmezse âlem gulguleye gelir. Türlü türlü sözler söylenir. Yoksa sadece kendi nefsim için istediğimi sanmayın.
Görüldüğü üzere bu sevginin ve aşkın üzerinden yıllar geçse de ve şuan hala da ha dillere destan bir şekilde anılmaya devam etmektedir.
Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort Ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Beşiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gaziantep escort Halkalı escort İstanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kartal escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Kocaeli escort Kurtköy escort Maltepe escort Malatya escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Samsun escort Şirievler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort